2016 TEMMUZ GEEK MAGAZINE NICHKHUN RÖPORTAJI

image

– Küba’ya tatile gelmiş LA delikanlısı gibi görünüyorsun. Bu özgür ruhlu yere baya yakışıyorsun.

Gerçekten. Buradayken gerçekten deniz aşırı bir yerdeymişim gibi hissediyorum. Hava da bugün baya açık (10 Haziran) Mekan da güzel, o yüzden gayet iyi hissediyorum. Doğum günüm de yaklaşıyor. Burada parti yapabilmeyi dilerdim.

– 24 Haziran’dı doğum günün, değil mi? Parti için bir şeyler planladın mı?

Diğer ünlüler genelde 50’den fazla insan çağırıp büyük doğum günü partileri veriyor. Nedense, Ben pek öyle kalabalık ve büyük partileri sevmiyorum. Bana en yakın olan insanlarla birlikte, evde oturup film izleyebileceğim daha mütevazi partileri tercih ediyorum. Doğum günüm için 5 kişi falan çağırmayı düşünüyorum.

– Kimleri davet edeceksin?

2PM üyeleri ve… Oh? Çoktan 5 kişi oldu. Birlikte çalıştığım hyungları da davet etmek isterdim o yüzden birden fazla parti yapmam gerekecek.

– Çok değil kısa süre önce, Oyuncu Lee Jungjin’le birlikte <Journey,
Map that Embraces the Wind> seyahat albümü yayınlamıştınız. Proje nasıl başladı?

Jungjin hyung’la sohbet ediyorduk ki fotoğraf olsun seyahat etmek olsun, ortak noktalarımız olduğunu fark ettik. “Bir tatile çıkıp çektiğimiz fotoğraflarla fotoğraf albümü mü yayınlasak? Bir serginin de ilgisini çekerdi.” diye şakalaşıyorduk. Nasıl olduysa, başkan yardımcısı fikrimizi beğendi ve bunu bir iş projesine dönüştürdü.

image

– Profesyonel yazarlık deneyimleri bulunmadığı için hayalet yazar(ghostwriter) kullanan birçok ünlü var, peki ya sen kendin mi yazdın? 

Durum öyle değildi. Yardımcı editör bizimle geldi ve konuşma, senaryoda röportaj tarzı düzenlenmişti. İçeriğindeki fotoğraflar bize eşlik eden fotoğrafçı tarafından çekildi. Bence kitap güzel oldu çünkü bize yardım eden profesyonellerin de emeği çoktu.

– En azından kitap aracılığıyla kimin Nichkhun kimin Le Jungjin olduğunu bulabiliriz.

Sırf fotoğraftan oluşan bir albüm olsaydı, konser zamanında da yayınlayabilirdim. Sadece havalı fotoğrafları olan bir kitap değil. Kim olduğumuzu ve nasıl yaşadığımızı anlatan bir kitap yayınlamak istedik. Kitap basitçe idol ve oyuncu olmaktan bahsetmiyor. Aksine, iyi ya da kötü sıradan kişiliklerimizden bahsediyor.

– Kitabı aldım. İçinde kitap imza kuponu vardı.

O, fan servis için. Hayranlar benim için çok değerli. O yüzden onlara her konuda iyi davranmak istiyorum. Yine de, sınırın da çizilmesi gerekiyor. Özel hayatımda veya bir misafirimle sakince vakit geçirmek istiyorum. O yüzden, fotoğraf çekimini ve imza vermeyi reddediyorum. Prensiplerin olması gerektiğine inanıyorum.

– Kısa süre önce, özel bir markayla çanta tasarımı için işbirliği yapmıştın. Sadece ismini vermekle kalmadın, tasarım aşamasına da katıldın.

Bence, sadece adımı kullanmalarına izin vermek anlamsız bir iş olurdu. Öyle yapmış olsaydım, bunu yapan kişi benim diyemezdim. Benlik bir şey değildi. O yüzden her şey üzerinde kendim çalışamadım. Önce fikirlerimi ortaya attım, Sonra çizdim ve imalatı tamamlanana kadar, fikirlerim aktif olarak en küçük şeylere yansımış oldu.

image

– Sanırım dürüstlüğün, uzun süredir popüler olmanı sağlayan bir şey.

Başta, yalnızca görünüşümdü. Bunu kabul ediyorum. JYP seçmelerinden önce, bir şey değil bezgin sorumsuz bir gençtim. Değişmem gerekiyordu. Umutsuzca Korecemi, dansımı ve sesimi geliştirdim çünkü “Görünüşten başka bir şey değilsin” lafını duymaktan nefret ediyorum. Adım adım kendimi geliştirmekten başka çarem yoktu, böylece o sözleri duymayacaktım. Şansım yaver gitti ki, şu anda hayranlarım emeklerimi takdir ediyor. Her şeyden çok, Tayland’da insanlar var, Kore’de aktif bir idol olduğum için beni kahraman olarak gören. Bu yüzden onların beklentilerini boşa çıkarmamak için sorumlu hissediyorum. Attığım her adıma dikkat etmem gerekiyor.

– Çıkışından bu yana tümüyle değişmişsin gibi. Hangi alanda kendini geliştirdiğini düşünüyorsun?

Sanırım daha aklı başında ve olgun biri oldum. İşim ünlü olmak ve ben bir şarkıcıyım ama yine de hala insanım. İşime gömülmek yerine kendim ne istiyorum, onu bulmanın daha gerekli olduğunu fark ettim. Önceden, İnsanları memnun etmek için çalışıyordum ama şimdi kendi memnuniyetim ve mutluluğum için çalışıyorum.

– Hangi zamanlar mutlusundur?

Özgür bir adamım. Katı kurallara körü körüne bağlı değilim. İhtiyacım olanları hala tutuyorum ama normale göre fazla katı olmamaya çalışıyorum. Her zaman diğerlerini takip etmek sinir bozucu. Diğerlerinin gözünde, rahat ve doğal görünmem gerekmez mi?

-Ama, kendini, seni sahnedeki gibi bekleyen normal insanların yerine koyman gerekecek? İnsanlar sahnedeki idollerinin çekiciliğini ve yakışıklılığını beklemez mi?

İşimden ötürü bunu bekliyorlar benden, birey olarak değil. Bunun değişeceğini sanmıyorum.

– Senin rolün daima yakışıklı olmak. Programın olmadığında, sadeliğinden yana yakınıyor musun?

Yakınmıyorum. Makyajsız olarak görünmeye itirazım yok aslında. Sadece sıklıkla dışarı çıkmıyorum. Kalabalık yerleri cidden sevmiyorum o yüzden evde oturmanın tadını çıkarıyorum. Dışarı çıkmam gerektiğinde şapka takıyorum ama bir şeyleri saklamak için değil. Canım şapka takmak isteyince, takıyorum işte.

image

– Ünlü ve şahsi yaşamın arasındaki boşluğu çok iyi dengeliyorsun gibi görünüyor.

İki yanımı da seviyorum. İkisinde de riyazeti deneyimliyorum. Memnuniyetsizlik, gelişmek için gerekli. Kendime soru sormaktan ve sorunu aramaktan asla çekinmiyorum. Kendimi daha çok sevmek için yapıyorum. Sanırım daha iyi olmak için, insan kendinden kolayca memnun olmamalı, aynı zamanda kendini çok sevmemeli.

– Peki ya diğer insanlar?

Bence izan çok önemli. Diğerleri ne düşünürse düşünsün, müşkül durumları önleyebilirsin. Katlanılmaz şeyler hakkında tartışırken bunu yapamasam da, diğer durumlarda daima başkalarının düşüncelerini kendi düşüncelerime katarım. Onlar hatalı olduğu zaman, bilmiyormuş gibi yaparım.

– Böyle yaparak hayal kırıklığına uğramaz mısın? Özellikle eğlence sektörünü göz önüne alırsak.

İnsanlar tarafından hayal kırıklığına uğramamak için taktik buldum. Hiç beklenti içinde olmuyorum. Eğlence sektörü, birçok insanın bulunduğu bir iş kovalamacası. Bu sebeple, mühim bir mesele olmadığı sürece kabullenmemiz ve diğerleriyle çalışırken daha düşünceli olmamız gerekiyor. Anlaşamadığın biriyle muhtemelen bir daha görüşmezsin, bu çok normal bu sektörde. Özellikle fikrimi belirtmem gerektiğinde, o kişi sürekli görmemgerekecek. Şu durumda, fikrimi ağırdan yavaş yavaş ifade ediyorum, o şahsın değişmesi için.

– Diğerleri seni hayal kırıklığına uğratmasın diye diğerlerinden bir beklentin olmadığını duymak biraz üzücü.

İnsanlara güvenmeyen biri oldum. Etrafım insanlarla çevrili olduğu için işe yaramıyormuş gibi görünebilir. Son zamanlarda kendi evime çıktım, ama rahat hissedemem diye hizmetçi almadım. O yüzden tüm ev işlerini kendim yapıyorum. Zor ve yorucu ama temizlik yapmayı seviyorum, neyse ki. Tuvaleti de kendim temizliyorum. Dizlerime çöküp her şeyi temizleyip paklıyorum. Sipariş etmek yerine alışveriş yapmayı da seviyorum, o yüzden gidip kendim alıyorum yemekleri. Sipariş etsem  bile, çok az bulaşık çıkarıyorum.

– Bu röportajdan önce “Şanslıyım” demiştin. Tüm bitkinliğini bir kenara atarsak, Hep hayatının şanslı olduğunu düşünür müsün?

Uzun uğraşlar vermiş olsam da, sanırım iyi talihim sayesinde şu an bulunduğum yerde duruyorum. Benden daha iyi ve daha çok çalışan insanlar var ama şu an bulunduğum yerde olmayı başardım. Şanstan başka bir açıklama yok.

– Birçok şeye sahip olsan da, sahip olamayacağın bir şey var mı? Bir röportajda, bir gün Asya’yı temsil eden bir Hollywood aktörü olmak için cesurca hırsını ilan ettiğini gördüm.

Yalnızca çok çalışmayla elde edilebilecek bir şey olduğunu sanmıyorum. Şu an olduğum yerde işimi iyi yapıyorsam, fırsat belki bir gün ayağıma gelebilir. Sadece iyi şansla elde edebileceğim bir şey olsaydı iyi olurdu ama aksi takdirde hiç pişmanlık duymazdım. Şu anki pozisyonumda deneyim kazanmak için hala çok çalışırdım. Eğer hayallerden bahsediyorsak, bir gün solo bir albüm yayınlamak isterdim.

– Henüz sahip olamadığın bir eşya var mı?

Haha, saat. Birkaç yıldan beri, belli belirsiz iyi bir saat alma düşüncesi var aklımda ama son zamanlarda daha çok aklımda. Aklımda özel bir saat var.  Deri kayışı olan bir saat, gerçekten çok hoşuma gitti. Elmaslarla süslenmemiş ve son derece pahalı bir şey olmasa da ucuz da diyemeyiz. Aslında bir şey satın almadan önce üstüne baya düşünen tiplerdenim. Hatta ilk arabamı almadan önce üstüne bir buçuk yıl düşünmüştüm. Yemeğe baya para harcasam da, eşyayı çok beğenmediysem, alamam.

– Saate gelince iş yalnızca salt bir para mevzusu değil anlaşılan. Ayrıca bağışlarla ilgili baya açıksın. İnsanların bilmediği daha çok bağış yapmış olmalısın, değil mi?

Budizm öğretileri der ki, insan sahip olduğunu diğerleriyle paylaşmalı. Annem de Tayland’da iyi eylemlerde bulunuyor. Bana da sık sık söylüyor. “Nichkhun, birkaç hastaneye gittim sanırım daha çok yatağa ihtiyaçları var” der. Ve ben de “Sanırım öyle. 10 tane versek nasıl olur?” diye yanıt veririm. Bunun parayı ziyan etmek olduğunu düşünmüyorum.

©nuneo2daKAY
Türkçe Çeviri: Teaamore @2PM & Turkish Hottests

Yorum bırakın