2015 KASIM BARFOUT MAGAZINE JUNK RÖPORTAJI

image

Jun.K’in geçtiğimiz sene yayınlanmış ilk solo çalışması “LOVE & HATE”, hiphop, r&b, jazz, neo-soul gibi esintilerin bolca bulunduğu zengin bir eser olarak müziğinin temellerini atmış oldu…

Barfout: Önceki albümünü net bir temayla oluşturmuştun, Bu seferki tema neydi?

Jun.K: Yayınlanış tarihi, Kasım sonu olarak ayarlandı bu kez, o yüzden tema “Kış” olmalı diye düşündüm. “Kış” denilince, heyecan verici şeyler gelir, öyle değil mi? Kar yağışı, Noel ve heyecan verici hisler oluşur yıl sonuna doğru. Atkı ve eldiven görüntüsü belirir insanın aklında. Sıcaklığının belli bir şekilde hissedilebileceği bir albüm yapmak istedim.

Barfout: Gerçekten hissettim. Jun.K-san’ın, büyük ihtimalle sıcak tonları seçtiğini düşündüm, elektronik piyano sesi de buna bir örnek.

Jun.K: Çok teşekkürler. Önceki çalışmamdan farklı olarak, bu kez “Bir şeyler göstermek istiyorum”,”İnsanların beni bu şekilde görmesini istiyorum” gibi hislerimi bir kenara atarken sadece insanların kış aylarında bile sıcaklığı hissetmesini istiyorum diye düşündüm.

image

Barfout: “Love Letter” Çok ilginç bir şarkı, öyle değil mi? Old jazz big band tarzı bir kıvamı var ve bakır nefesli çalgılarla çok mutlu bir şarkı. Bir yanını dinleyince Yılbaşı için kulağa oldukça hoş geliyor ancak tamamına bakacak olursak ortalarda tempo tamamen hızlanıyor ve Köprü kısmında Jun.K-san’ın özgürce söyleyişi ortaya çıkıyor.

Jun.K: (Güler) “Love Letter”, bu albüm için genel olarak öyle denilebilir, her ne kadar jazz müzik üzerine kurulsa da. Bu şarkılar arasında bile, Swing’in(Caz akımı) bu şarkıda diğerlerinden daha çok hissediliyor.  50’lerin sesleri ve tasarlanmış kompozisyonunu hayal edince caz grubunun(Big band) bakırlı üflemeler kısmında titizlikle uğraştım. Sonuç olarak, melodi pop tarzı ama şarkıyı dinlerken bu yeni uğraştan eşsiz bir şeyler hissedebilirsiniz.

Barfout: Albümde yer alan başlıklara baktığımızda, örneğin, “Walking On The Moon” başlığı biraz jaz tadında gibi, bir jazz klasiği “Fly Me To The Moon”dan bahsetmiyorum. Belki bu konuda çok okuduğumdan olabilir ama nedense böyle düşündürdü beni.

Jun.K: Bunu duyduktan sonra artık öyle bir ihtimal olduğunu düşünüyorum (güler). İçimde bir yerlerde var olabilir. Bana göre, Ay, ona bakarken dua edebileceğim ve yalnızken beni rahatlatan bir şey. Bu şarkı, beni hep yalnız hissettiren bir kız ve daima rahatlatan “Ay” anlamında.

Barfout: Walking on the Moon’daki söyleyiş tarzını düşündüm. Şarkı cidden eşsiz. Söyleyiş tarzın, biraz müzikal yapan insanlara benziyor, ve bu Jun.K-san’ın oyuncu kişiliğini ortaya koyuyor.

Jun.K: Hala söyleyiş tarzı üzerinde çok düşünüyorum. Önce Korece sözleri yazıyorum, sonra onu Japonca’ya çeviriyorum, sonra hangi kelimenin şarkının hangi kısmına geleceğini düşünüyorum. Telaffuza göre oldukça zor. Sanırım, bu seste doğru kelime ve telaffuz olmalı şeklinde..  Melodiyle birlikte ne kadar iyi ifade edebildiğim önemli ama ben Japonya’da büyümedim. Bu yüzden, ne zaman Japonca söylesem, önce anlamına kavrayıp öyle söylüyorum. Açıkçası ben telaffuzu kendi tarzımla söyleyince Japonlar nasıl anlıyor merak ediyorum. Bu yüzden, Bu tarz yorumlar gerçekten yardımcı oluyor.

image

Barfout: “Better Man” akustik gitar üzerine kurulmuş bir şarkı. Açıkçası bu tarz şarkıları da seviyor olman şaşırtıcı çünkü benim gözümde otantik(özgün) bir Jun.K-san yoktu.

Jun.K: “Better Man” albümde tamamlanan ilk şarkıydı. Bu şarkının yazılış amacı, albümün yapılışındaki önemli temalardan “Kış”tı. Sadece müziği dinleyerek onlara temayı yeterince iletmek istedim ve insanlar aşk hakkında konuştuğunda, onu dinleyenlerin yaralarını sarmasını ve rahatlatmasını istedim. Böyle düşününce, akustik gitarın tonları ve düzenlemeleri basitçe ifade edilebilir diye düşündüm. Bu albümle, önceden de söylediğim gibi, sevdiğim müzik tarzını insanlara dayatmaktansa dinlerken onlara temayı
kolayca ulaştırabilecek şarkılar yapmayı düşündüm. O yüzden bu şarkı albümün ilk parçası oldu.

image

Barfout: Her şarkıda anlatılan duygu hissedilebilindiği gibi müziğin sayesinde anlatılan kış da hissedilebilir.

Jun. K: Geçenlerde şarkı yaparken Pro Tools isimli bir yazıcı kullandığımı farkettim ve müzik yaparken kullandığınız bilgisayarda birkaç durum var, değil mi? Örneğin, bunu izleyerek sisteme uygun şekilde trampete vurdum ve bu ritmi seçtim. Müzik son zamanlarda çok fazla bilgisayar programıyla yapılıyor. Bu arada, Childish Gambino isimli bir adamın müziğini hissetmek için bir şansım vardı. Onun müziği, örneğin, bilgisayar performansı sırasında orjinal tempodan yavaşça kayıyor. Çok kaba ama aynı zamanda insanî duyguları da içeriyor. Tüm müziklerin bir kısmı burada kopyalanıyor ve oraya yapıştırılarak çalışması yapılıyor ama Gambino’nun müziğinde sanki orada bir insan varmış ve performans veriyormuş gibi hissedilebilir. Birkez daha “Bu gerçek ise, bu müziktir” gibi hissettim. Bu albümde, ne yapabilirim olarak bir sınırım olduğunu düşündüm, vokaller için bile, doğal ve kaba bir şekilde seslendirdim ve ritimler için de, senkronize biraz dışarı kaysada onları sorun değil hissiyle yaptım. Bazı devreleri eklemiş olmama rağmen, insanlığın yapmış olduğu çalışma şekli anlaşılabilir.

Barfout: Jun. K-san’ın şarkıları çok titizlikle yapılmış ama heyecansız ve popüler şarkıların tamamı bilindik. Özel yeteneğin nedir?

Jun. K: Neye değer verdiğime baktığımda bunun garip olmaması mümkün. Bir şarkıda yapmacıklık hissedildiğinde gerçekten nefret ediyorum bu nedenle şarkılarımın böyle olmasını engellemek için bilinçlendim. Kendim için de, kollarımı sıvadım ve düzenlemeye çok özen gösterdim. Son işim ilk kez yaptığım soloydu, doğal sesle yapmak için ahenge çok dikkat ettim. Bu kez, o anın manasını ve doğal kondinasyonunu bozmadan bırakıp kaydı tamamladım. (güler) Arka arkaya 4 şarkı söyledikten sonra sıradaki şarkıyı kaydettim.

image

©JunKayStreet
Türkçe Çeviri: Teaamore & DNHYK

Yorum bırakın